2.06.2008

16


*



Tavanımda parça, parça denizler; parça, parça kayıklar; parça, parça şaşkın balıkçılar var. Birde ateş böceklerini andıran elektrik direkleri, uzaktan görünen ıssız bir kasabanın seninle kalabalıklaşması gibi, kaybolsa bütün ateş böcekleri, tek suçlusu elektrik idaresi mi?

Savursa zaman bizi, uçurtmayı o an vursalar, bir ben düşsem gökyüzünden, gerisi kollarının arasında, klarnet ustasının nefesinde salınsa mesela, küçük kare masamızın, beyaz örtüsüne eş değer sohbetlerimize, eş değer sayıklamalar bunlar. Seni hatırlatan ne varsa şimdi masamızın üzerinde, beni hatırlatanları almayı unutmuşuz, akasyalardan başlamak istiyorum diyorum, sen sus diyorsun, kokusu burnumuzdayken bahsetmemek en güzeli zaten deyip, susuyorum.

İçimden yollar, şarkılar, Ahmet Telli’ler, nefesler, benzeyişlerim, beni sevmelerin, gözlerindeki yakamoz geçiyor. En çok da gözlerindeki yakamoz, konvoy konvoy yakamozlar geçiyor, ben en yükseğimde el sallıyorum.

Taşınırcasına biraz aceleci, gidercesine biraz hüzünlü, içimden sen geçiyorsun konvoylarınla, yakamozlarının ışığında…







.

Hiç yorum yok: