2.02.2009



...





Konuşuyorum

konuşuyorsun

konuşuyor



susuyoruz...



Anlatamıyorum. Geçip, gidiyor suskunluğum, kalabalığa karışıyorum, insanlar geçiyor, sonra deniz kızları, ben kalıyorum, anlatıyorum; ne olduğunu bilmek dahi istemeyeceğin, çağlara yaygın aristokrat hallerimden bahsediyorum, salon kadınına yaraşır edalı ses tonumla şuh kahkahalara boğulurken, hıçkırığımla irkiliyorum. Her şey geçip, gidiyor.


Tortu,

senin tortun mu bu; un ufak, ezik, bilemediğim senin kalıntıları... Bilememişliğimin, inancımın yansıması, küçük hayal kırıklıklarım, kime yahut bana ne faydası var ki, üflesem geçecek, içimdeki hakimiyetin, hanedanlığına son vereceğim. Gücüm yok, hiç yok, bugünler geçiyor işte; biraz daha kahve içiyorum, bir kaç fotoğraf daha çok çekiyorum, hiç beğenmiyorum, yazıp, karalayıp, düğümleniyorum, bugünler geçiyor işte, gerisinin ne önemi var ki;


önemli olan geçebiliyor olması değil miydi...


Acı bir tadı kalıyor, geçmişin izleri kazandığım tecrübelerin izohipsi; tükürmek istiyorum bu hayatın ortasına... O kadarına bile değmez bugünlerde her şey...



sonra bir şair geçer*


hey bir zaman bakıp bakıp
seyrine doyamadığım!
şimdi gurbette bırakıp
sesini duyamadığım!


nasıl vurgunum bilirdin,
niçin benden yüz çevirdin?
kimlerin koynuna girdin?
öpmeğe kıyamadığım!


, der.


Yıkılırım.




* S.A.






1 yorum:

Adsız dedi ki...

aynen...



yıkıldım ki...