5.08.2009




*


Kırılıyorum.


Neden olduğunu bilmeyip de, gözlerinin içindeki suçluluğu ya da anlayamadığını bildiğimden, haklı bir şey yapıyormuşum gibi etimi acıtıyorum.


Gözlerinin içinde gördüğümü sen de görseydin, benden daha da çok aşık olup, daha çok acı çekebilirdin ama bu hazzı sana bırakmayacak kadar kötü olabilirim. Ne kadar kötü olduğumu düşünüp, sıcaktan sırtıma yapışan şeyin sutyenime ait kancalar olduğunu fark etmem uzun zaman alıyor. Etime batıyor, soyunmak istiyorum. Ana dilini konuşmayan insanlar arasında kaybolmuşluk hissi gibi, bu hissin nasıl olduğunu bilemesem de, sutyenimin bana bunu hissettirmeye çalıştığını anlamayacak kadar salak olmayışım, tamamen benim suçum.


Sokak arasından çıkan denize atlamamla, suya dalmam bir oluyor. Nefes almak için yüzeye çıktığımda, deniz altıymışım gibi ağır aksak bir gurur taşıyorum. Kendimi Sudan da bulmuş olmama şaşırmadan yüzüyorum, yüzüyorum.


Başka bir coğrafya, belki de denizi yok ya da hiç görmediğim okyanusun beyaz köpüklerine eşlik eden ihtişam korkusu, aklımda gözlerinin içindeki küçük çocuk var. Baktığımda aşık olduğum, kaçamadığım çocuk, nasıl sevecen ve nasıl düşünceli, kimin umurundaki...




.





Hiç yorum yok: