21.10.2009



*

Sıkıcı geçen pek çok günün ardından, eteğim buruştu sanki, kulağımda çağlayanın sesi, sana ne ifade ediyor önemsiz, uyunamayan gecelerin ardı toprak kokan eller gibi biraz yorgun sanki biraz da kirli, evet ben de seni seviyorum, sadece boğazıma dizildi lokmalarım, kusamadım. Başka sorunumuz da yoktu, biraz yorgunum, bahara veriyoruz, biraz kırgın, o tamamen kişisel problemlerimden ötürü, biraz da açım, sana açım, sana susadım, sana kanıyorum, tarif etmek gerekirse kulağımda musuki, bilinçsizce yürüyor gibiyim, ritme uyuyor adımlarım, denizin sesini duymadığıma hayıflanırken, Beth in daha iyi geldiğini düşünüyor tüm algılarım, fotoğraf için pek çok güzel zamanı kaçırdığıma mı, seni beklediğim zamanlara  mı, yoksa bozulan kimyama mı yanayım, neyse ki geçebildiğini hepimiz biliyoruz, her seferinde daha kolay oluyor, sonrasında hissizliğe bırakıyor yerini, yavaş yavaş damarlarımdan çekiliyor kanın, kendime kalıyorum.


...

Hiç yorum yok: