9.01.2008

Küçük deniz yıldızları varmış, gökyüzündeki yıldızlara hep hayranlarmış, ne güzel de parlıyorlarmış. Gökyüzündeki yıldızlar onlara hiç bakmazmış, kuşlar hep onlara sırtları dönük uçarlarmış, ne yapacaklarmış ki kuş bakışı dünyayı görerek, ben küçük bir kuş olsaydım, gökyüzüne bakarak uçardım.

Sonra gözlerimi kapadım ve;

işte bu kadar basit. başlangıç ve bitiş arasındaki süreçlerden ibaret hayatımızda, içinde bulunduğun durumun hiç bir önemi kalmıyor. nasıl olsa bitecek. gel gör ki bu belirsizlik ruhumu sıkıştırıyor; ''neden?

birşeyler yapmak için neler vermezdim ama, hiçbir şey yapasım yok. daha bir kaç gün önce, düşündüğümde bile bana heyecan veren, neşe veren, coşku veren bütün o her şey gitti. tam olarak gitmedi esasen, köşede bekliyor. gölgesini görüyorum ama bir gölgeyi kovalayacak gücüm yok.çok bitkinim.uyuyacağım

uyandım ve değiştim. aynı değilim artık. birşeyler oldu sanki. beş para etmez insanlara lanet okumayı, beyni hasarlı insanlara acımayı, kendime acımayı, dünya'ya acımayı, kırılmayı, gocunmayı, kıskanmayı, kendimi savunmayı, kurcalamayı, öğrenmeyi, kafa yormayı, düşünmeyi, sorgulamayı, istemeyi, arzulamayı, gözlerimi kapatmayı, gözlerimi kapatınca dahi bir şeyler görmeyi bıraktım. duygusuzlaşmaya mı başladım, kabullenmeye mi; bilmiyorum.

Hayat böyle içinden geldiğince olmuyor, bak geçecek yarın, sonra oturup gülceğiz,
en kahkahalısından,
en acılı adanalısından.
Iyk sevmem ki, acıyı,
ama biberde, hayat da acı, yemelisin bence,
uff, ya ne salak bilogsun,
sen konuşma ,
burası benim yerim.
Ne biçim şeyler yazıyorsun bana ben bir şey diyor muyum.
Diyaloglar karıştı ya,
Pardon,
Pardon

herşeye rağmen aşka inananlara, bütün yarı deli adamlara çok teşekkür ediyorum. hepinizi seviyorum. ahah!

Yine düşsem arar değil mi?
Kaç kere düşebilirim, uff.

Hiç yorum yok: