11.03.2008

Dengesiz ve biraz da zamana yenikmiş, örselenmiş anlamları çıkarmış pek de bir şey kalmamış. Ne yapsın, saldırmış oraya, buraya hatta şuraya, şimdi sorsan şurası diyemem, ama yapmışım öyle şeyler, saldırmışım filolarımla kendi ordularıma, iki taraftan bakıldığında da yenik çıkan ben olunca, örselenmedik hiçbir şey kalmamış sonuçta;


ne anlatmak istediğimi anlamanı çok isterdim, inan ben bir anlasam şu akşam vakitlerine yakın bu tarifsiz huzur bile yakışmıyor bünyeme, o kadar ki, ne kadar toplarsan topla gün uzuyor, geceler kısalıyor, hayat dönüyor, ben dünyanın orta yerinde elimde anlamsız onca şey, yüreğimde örselediğim onca yüklem acıyorum kaybettiğim özneme, yer dünyanın ortası olunca hiç ağlamadığım kadar ağlıyorum, güneş batıyor ya pek hüzün katıyor bize değen her şeye.


Zor bir gün...


Güzel insanlar çıkıp, geliyor. Güzel insanlara eşlik eden kahkahalar hiç eksilmiyor şimdi bu kasabadan, güzel insanlar hep güzel de sana bana güzel, ne kadar tanımazsan insanı o kadar güzel, o kadar çok güzel insan geçiyor ki gözümün önünden, o kadar mutluyum ki tanımadığım için onca güzel insanı yoksa tanıdıkça çirkinleşir o güzel insanlar.


Sonra duymuyorum, görmüyorum, o anlatıyor ne varsa, ben ardıma bakmadan çekip gidebiliyorum, tanımak istemeyeceğin en kötü insanım, çok fazla kötülük yaptım, kötüyüm yani, daha nasıl anlatayım kendimi... Bilmek dahi istemezsin, o yüzden bilme en güzeli, ne kadar bilmezsen o kadar iyiyim çünkü, dünyanın en iyi insanıyım, melek gibiyim hatta, tek kötü huyum, köşe bucak insanlardan kaçarım, iyi ya da kötü olmamak adına, başka şeylerle ilintilendirmemeli, şaka yaptım çok şaka öyle sıradan biriyim, ne merak edilecek bir özelliğim, ne de konuşmaya değer fikir sahibiyim, öyle kendi halinde kocaman bir hiçmişim, ne kadar da mutluymuşum.


Aramızda kalsın,
özlemek; pul, pul dökülüyor şimdilerde bedenimden.


Hiç yorum yok: