1.04.2008

Zaman zaman beynimin içinde döne duran onca şeyden bahsetmiyorum, en güzelini yapıyorum.

Yağmur boşalıyor gökten, hızlı adımlarla yürüyorum, koşmam gerekiyor; herkes koşuyor, ben durup gökyüzüne bakıyorum. Hiç yapmadım böyle bir şeyi, neyse ki uydurmamam için gerekli bir bahane olmadığını biliyorum. Damlalar sıklaşıyor, bir el uzanıyor; işte o zaman koşmaya başlıyorum. Saatlerce koşuyorum, nefret ederim koşmaktan ama çok seviyorum şimdi koşmayı, dinlenmem lazım, tamam diyorum.
Pes ediyorum.
Durdum.
Soluklanıyorum.
Arkama dönüyorum, herkes dünyanın en güzel insanı olmuş. Herkes birer kral ve kraliçe, zamanın ne önemi var diyorum, hangi dönemde koşuyorduk, ben nereye geldim herkes o kadar güzel ki, herkes o kadar muhteşem ki, büyüsü kalmıyor hiçbir şeyin, o kadar sıradan ki gözümde herkes, o kadar aynı ki, koşamıyorum; çok yoruldum, bir kedi geçiyor, limonata veriyor, sağlığıma içiyorum, ağlıyorum, içiyorum, neden ağlıyorsun diyor, çok uydurukçuyum diyorum. Biliyorum diyor, neden konuşuyorsun benimle o zaman çirkin kedi diyorum, gülüyor, yalnız kalmaman için diyor. Onu kuyruğundan tutup fırlatmak istiyorum, pençeleri büyüyor, aklının alamayacağı sihirli bir dünyada, saçma sapan bir kedi bakıcısı oluveriyorum. Koşmam lazım diyorum.

Şimdi ateş ediyorlar, herkes birbirini öldürüyor, benim içinse bu zaten önemli değildi, önemli olmadığı için ölemiyorum, kafamda kemanlar çalıyor, perdeler açılıyor, atsam kendimi şuradan aşağıya, ölmeden önce hissedebileceğim en güzel şeyi hissetsem, sarılsam gökyüzüne ölmeden…

İnan hepimiz aynı şeyleri kurguluyoruz, hangimiz şimdi burada olmak isterdi.
Parmaklarımla göz kapaklarıma bastırdığımda yanındayım…
Biraz önce zamanı vurdum,
hepimiz özgürüz şimdi, dağılın.
Her zaman sen ve ben, gerisinin ne düşündüğüyle ilgilenmiyorum. Ağır geliyor, arınıyorum. Atıyorum yüklerimi, sadece sen ve ben kalıyoruz. Her zaman sen ve ben, sadece sen ve ben; gerisi görmek istemediğimiz uçan siyah balonlar.


Hiç yorum yok: