30.04.2008


.



Çok sevgiden olsa gerek...


aramızda ne yerler, ne gökler, ne galaksiler, ne yıldızlar, ne sevdiğim papatyalar, ne yüzümdeki gelincikler, ne de ıslak saçlarım; hiçbiri yok... avucumda diyemediklerim, ardımda başak tarlaları, gökyüzünde deli maviye yakışır beyaz pamuklar, eteklerim dalgalanır, yüzüm hüzünlenir, ne niyetler besler bu ruh, ne niyetler gizler bu akıl, uzansam şimdi sana değer mi parmak uçlarım, yere değen bakışlarına...


Başka zamanlar diledim, başka baharlar, başka hayatlar, başka mayıslar, başka kırlarda koşan çocuklar...


Zamanlarımı istedim, sen geldin, tüm zamanlarım sen, büyüdüm gittiğin yollarda; ardın, uçsuz bucaksız karanlık bana; yolun, aydınlık sana; gitme, diyemedim; gittin, yüreğinde baharlarım, ellerinde sana açtığım gelincikler... Dökülsem yollarına, kavuşur muyum sana? Bir seher vakti, çıkıp gelsem yanına, üşüdüm desem, ısınır mı yüreğim?


Ne çok sorular, ne çok kelimeler, ne çok yazılar, sakinliğimin altı derin izler. Kanar bugün izler, dün ağırlaşır, yetmez dökülenler, tuzu az gelir bu yaşların, süzülürken yanaklarımdan delip geçmeli uzaklığın...


Sonra bir çift zeytin takılır gözümün ucuna, yüreğimin en sıcak yerine, manası kraliçem, sıcak yüreklerin en güzel papatyası, umut kaynağı küçücük elleri, dokunsa sıcaklığıyla iyileşir değil mi, bugüne, düne, yarına dair ne varsa ömrümde...


evet, bunların hepsi çok sevgiden olsa gerek...



Nisan' ın bereketi, Mayıs'ın habercisi; bu ay çıkarken ömrümden, gelen ay bahar açacak buralar...



!

Benim'e adanmış her satır




.

Hiç yorum yok: