10.05.2008


*

Çok önceleri virajı dönerken mırıldandığım bir şarkı vardı; akşamüstüleri, iğdelerin dayanılmaz kokusu geldiğinde burnuma; virajı dönmeye tahammül edemeyeceğim zaman sıralamaları mıydı yoksa bildiğin baharın nüfus ettiği ruhuma, bu serinlik iyi mi geliyordu? Ama şarkı, kafamın içindeydi ve sürekliydi, yine böyle zamanlar kovalıyordu ruhum, aklım ise ıssız, yorgun Cumalarda takılı ertesi günü bekliyordu, olmadı inatla Pazartesi'den başlayan haftaya lanetlerde edebilirdi, sanırım biraz kararsızdı...


Mutlu muydum?

Hemde nasıl..



Adam şarkısını mırıldanırken, yine ıslık çalmıştı, bu adam bunu hep yapıyordu; şimdi gerek var mıydı?


...Caddeler aşıyorum, göz yaşlarım en sessizliğim, asılsız çarelerle dönüyorum işte böyle, zamanı geriye çeviririm diye, acılar yaşıyorum kavuşmak nedeniyle, bekliyor biliyorum, az ötemde sessizce...


Islık çalıyor, adam söylüyor, ıslık çalıyor, adam...


Sanki daha dün gibi değildi, tuşları kovalarken parmakları, ben iliklerime kadar sırılsıklamdım. İliklerim sanki son noktaydı, ötede başka benler yok gibiydi, sırılsıklamdım, kale bodurları sayıyordum, içim avaz avazdı, susturamadım...



sırılsıklamdım, iliklerimdi, biraz sendim, birazda ben, ötede biz yok gibiydi, iliklerimdi sırılsıklam olan, kale bodurlardı beyazlaşan, karelere bölüyordum bizi, sırılsıklamdık, iliklerimizdi kanayan, yorulan, bir daha ki sefere kadar tadını çıkarmaya çalışan, en güzel yerlerimize dokunduk, acıtmak istemedik, aynı sokakta koştuğumuzu bile bile her defasında yaptık bunu, hep bildik, vazgeçemedik...



şimdi uzun uykular zamanı yanında, en huzurlu, mışıllı, şimdi saçlarımı okşama zamanı, papatyaların üzerinde, yüzümde kıyamadığımız gelincikler, üzerimizde akasya sesleri, yanlarımızda bizler, içimizde ince sızı...



Seni seviyorum...

Senim e







*

!









...

Hiç yorum yok: