4.06.2008

19


.


On yedi dakikadır Çarşamba günündeyim, değişen ne ya da değişmeli mi? Cümle sonu soru işareti dudağımdan dökülse, neye yarar? Karadut yediriyor annem, tatlı, nasıl tatlı, içim bayılacak kadar tatlı, sonra saplarıyla yemeğe başlıyorum ne güzel ekşi, içimi ferahlatacak kadar ekşi sapları var, gerisi, olağan üçüncü sayfa haberi…

Sevgili Asuman,

Ne desem ben sana pek sevgili Asuman, o kedili çoraplarını çıkar mesela yatarken, uykusuzluğunun tek nedeni, kedili çoraplarının bütün gece miyav demesi, belki de farkındasın ya da parmak uçlarından vurmak mı istiyorsun…

Neden

Var olmadığına inandığın onca şeyin, içinde nefes almak kadar acımasız mı bu hayat? Güldürme beni Asuman, sana diyorum. Güldürme beni, benlerimi güldür, beni güldürme, farklı mekânların sohbetlerine karışırken, yel değirmenlerinin dönüşü mü kızdırıyor bu hissiz rüzgârları yoksa bilmediğin saç renklerini sayarken yakalıyorum seni, ne önemi var mı diyorsun, güldürüyorsun beni Asuman. Sonsuz bir gökyüzü diyor adının manası, bilip yakıştırmışlar seni, hapsetmişler mavinin derinine, izler açılmış, seni vurmuş derinine, kimler, kimler için ne değiştirmiş.

Nedenmiş onca sorular, nedensizmiş onca cevaplar, soluğu tıkanmış, boğulmuş, gerisi bildiğin masa başı işleri, birileri gelmiş, kahveler içilmiş, birileri gitmiş, telefonun fişi çıkmış, sessiz kalmış, şarjlar bitmiş, rüzgâr dinmemiş, palmiyeler tıraşlanmış, kanepelere atlas örtüler atılmış, insanlar çekilmiş, kalmışım.

Issız, soğuk, nedensiz, manasız, tıkanık, tırnaklarımın içi karaya bulanmış, üşümüş, diyememiş, eğik, tutsakmış kendine, söz geçirememiş yüreğine, şimdi sökse atsa, yedirse kedilere, sabah uyansa kalpsiz, damarlarında akmasa kan, hücrelerine taşınmasa her gün aynı konuğu, içini kanatmasa benler, gözünün beyazına tuz kaçmasa, sızlamasa uçları, düşünmese, her gün biraz yese beyninden, hiç acıkmasa, biraz uyuyabilse, tırnakları uzamasa, kınaya banmasa ayrılıklar, uzaklar olmasa, yakınlar gözlerini kapadığında gelse, hafta sonları olmasa, hafta içleri olmasa, sonu, içi, dışı çevrelese diğerlerini, kalsam dışında, sussam, koşsam, sarhoş olmasam, kırmızı damlamasa bu yazılar, renklerimi değiştirsem, salak olsam, anlamasam, bilinmeyen bir dil konuşsam, kimse görmese beni, kimse bilmese, silinsem şimdi, uzasam, yıllar öncesine gitsem, yıllar sonrasından geldim desem, inansalar bana, herkes hayal kursa orda, mutlu insanlar mumlar yaksa, havaya atsa, soluklar kesilmese, acımasa ciğerler, parçalanmasa bu bedenler, dişsiz, dikişsiz, halsiz, ruhsuz, mavili, çizgili, her yer film olsa, çeksem izlesem, izlemesem yine çeksem, resimler çekilse, fotoğraflar çizilse, herkes kanıksamak için bir sigara yaksa, dumanını savursa, ciğerlerim patlasa, aklım dursa, sarhoş olsam, korkmasam, fark etmeden mutlu olsam, ne kadar aptal deseler, uşak olmadan, katil olabilsem, eldivenlerim olsa, sesler duysam, kulak asmasam, gözlerim duysa, saçlarım konuşsa, yüreğimi sökün, ben yapamıyorum, biri çıksa bu kalabalıktan ben yürek sökücüsüyüm çekilin dese, baksam ona, kalsam ıssızlığımda, söküp alsa yüreğimi, damarlarımı düğümlese, artık acı çekmeyeceksiniz bayan dese, hayat öpücüğü verse ve ölsem.

Başka bir şey istemem ben.

Ölsem, yeniden dirilmesem…


...

Hiç yorum yok: