5.06.2008

22


...




Bir Audrey Hepburn olmayabilirim kovuk, ama inan, çok isterdim. Uyku problemini tamamen çözmek çok güzel kovuk, bütün uykusuzluklarımı aldırdım, artık hiç uyumuyorum. Çözümün bu olması gerekmez tabi, lakin bir çözüm oluşturabilecek nitelikte değer taşıması bile çok önemli benim için.


Ya da tamamen uyduruyorum işte, gözlerim acıyor yahu, ne biçim bir haldir bu, sen bari bir çare bul kovuk. Kovuğumuzsun dedik, bağır baskılarımızdan, ip baskı, patates baskı ne varsa çıkarıp kalbimize yasladık, ne içindi onca karmaşa dedik, Gökkuşağı olduk, yağmuru bekledik, Beirut ne güzel şenlendiriyor içimizi kanatırken, hep bunu mu istedik, esasen istemedik, hayallerimizi birleştirip, duvarlar örmek istedik, Audrey Hepburn gibi bakamasam da yine de hüzün var baktığım her yerde, yine de umut var belki, kendi için beklentileri yok belki ama güzel şeyler olabileceğine dair ne varsa serpiyor etrafına...


Ya kovuk, sen koca adayı culp diye çevirtecek anlamsız bir teknolojiyle donatılmışsın, ama çevirdiğin dümeni görünce nasıl hayal kırıklığı yaşıyor insan ya! Ben, sana diyorum, o tekerleği çevirirken neredeydi o ikna edici bakışların, soğuk duruşun, iyi geçin şu senaristlerle, bak Richard'a kimse dokunuyor mu? Adam yüzyıllardır aynı....



Leyla'sını bulamayanlar içinmiş hikayelerdeki bu sitem , gerisi bildiğin iç açılar toplamımızın, pi re karesi, güzel kasabalar var daha gidilecek, görülecek düşün ki bir kasabaya panayır kurulmuş, öyle coşkulu herkes, o coşkusun şimdi içimde hapsettiğim, yüzyıllarca konuşacağım, anlatacağım, bizim kasabaya bir panayır geldi diyeceğim, unutamayacağım. Coşkum.



Daha yazacağım çok şey vardı, hayat yine normaldi sanırım, sadece hevesler vardı, ben kayıptım, esasen kendime yakıştırdığım her şey, çok uzağımdaymış, ben yakın sanmışım, şimdi ne değişti, hiçbir şey, hadi bakalım, öyle diyelim; kullanabildiğimiz yan yana tek kelimelerdi. Gerisi içimizden geçen trenler...




...


Hiç yorum yok: