7.06.2008

24


(...)

Üçüncü şahıs haller,

Oysa

“Üreğim yanar, hep seni arar”

Hangi fener aydınlatır ki bu yolu, şimdi söksem yüreğimi, kanatsam avuçlarımı, çıkar mısın? Gecelerin aziz oyunu bu monşer, cümleler var o kadar yalnız, aynı zamanda o kadar kalabalık, aynı zamanların tekil şahıslarıyız, sıramızı bilememişiz, şimdi üçüncü tekilliğimin huzurdan bozma akşamında, Azeri parçalar dinliyorum.

Acır, insan acır. Şimdi sevdiğim, gidemediğimiz yolların sıkıntısıdır bu; yapamadığımız kahvaltıların ardı içilen demli çay gibi, buruyor bir yerlerimi; binip de gidemediğimiz trenlerin isi sinmiş üzerime, dışarıda serinliğine yas tutmuş toprak kokusu, ciğerlerim yanıyor. Ne bahar görmek ister, ne de başka diyarlar, mıhlanır bu ruh, kaçamaz yoksunluğundan. Herkes için dağıttığı aklından gram kalsa kendisine, gerisi plajda oturan biri küçük, biri büyük iki mutlu insan, size bütün maviler, bana ne gelirse razı zamanlar…

Paragraflara sen başla, ben sonunu getiririm, ne kadar gelir ki sonlar, acır mı bu içi boş kelimeler, acıtır mı bu yalnız anlamlar, tenhalaşır mı anlatım bozuklukları, kör ifadesizlikler, gerisi aynı havuzu doldurmaya çalışan, iki küçük musluğun problemi…

Avaz, avaz şimdilerde içim, duyulmaz sesi, fark edilmez, bilinmez, yetmez kimseye, yetemezliğim savurur çığlıklarımı, bana kalan aynıların sinsi gülüşü, oysa bu terastan görünmeyen ayı kovalıyor gözlerim, oysa bir yolculuğun yan koltuğunu düşünüp kalıyorum, yok afallıyorum, yok düşüyorum.

Ayaz, saatler geçiyor, geçiyor; sıkılıyor saatler geçmekten, geçmiyor saatler, ben yıllardır aynı ayazda, sadece birkaç tahmin istiyor bu manasız ruh, sırtını dönmediğin, belki dün kahve içmek için kapımı çalanın sen olduğunun ihtimalinin hep durması gibi yanı başımda, oysa daha dündü, aynı şahıstık, oysa daha bugün; kaçıncı tekile düştük…

Yine dengesiz bu kişi, tüm dengesizliğinin iç açılarının toplamı dört yapraklı yoncalarmış. Neden bu kadar çocuğum, neden bu kadar yalnız avuçlarım? Yeni kararlar almanın en manasız zamanları, ama hep yapılan planların, umutlara dem vurması istediğin ya da umudu yüklediğin planların, ne kadar gerçek olduğuyla ilgilenemeyecek kadar meşgul olması şu an beyninin. Sadece bir plan istiyor senden, bir krokide olur, kuş bakışı olsun ama olsun bir şey diyor, sadece tutunacak bir krokisi olsun, gerisi zamana yayılan kredi taksitleri belki de kaçış planları…

Sensiz, cansızım dedim, bedelini ödedim, hayatı severken, silindim. Zamanı geldi, ince bir sızı aktı, kanattı akşamları, şimdi ne yapsın, bilemeyecek kadar boşaltmış, bedenini...

Kalın sağlıcakla,

size sonsuz maviler, bana razı zamanlar…



(...)


Hiç yorum yok: