11.06.2008


.




Islak, kaygan ya da çamurlu bir zemin, esasen bildiğim, bilmediğim tek şey okuduğum satırların üzerindeki lekeler, sanırım kahve lekesi ilk sayfada karşılaştığım “kolumdan beni tutup” diye başlamışken yazar; ben, kahvenin en güzel tadını sanki orada bırakmışım.


Kaç sayfa okuduğumu bile hatırlamıyorum ya da üzerinden kaç gece, kaç gündüz, kaç mevsim geçtiğini, uyandığımda kitabın tüm kelimeleri suratıma yapışmıştı, anlamsızca aynadaki bana bakıyorum, yüzümde kelimeler, içimde yankıları...


Ne anlamı var bu hayatta olmamın; henüz karar vermiş değilim, karar vermeler ise çok eskilerdenmiş gibi, eski olunca da aidiyetler geliyor akla; sahipliler, ait olmanın vermiş olduğu güvenle, hırçın ve bir o kadar güvenli zıplayışlar.


Nerede kalmıştım, dediğim gibi, kitabı bitirmişim fakat aklımda kitaba dair tek bir kelime bile yoktu, aynadan baktığımda birbirine girmiş kelimelerden çıkan tamamen hayalimin uçsuz, bucaksız tuzaklarıydı...






...


Hiç yorum yok: