20.08.2008


.



Uzun zamandır hiç keyifli değil, ki sen de biliyorsun, bilmesen de değişen hiçbir şey olmayacağından bilogcum, kısaca sıkılıyorum. Bu tarz durumların insanı olarak, son hamlemde karşımdaki oyuncunun ne yapacağı açık, saçık netken ben yine de başım dik son hamlemi yapmıştım, ne değişti; değişecek ne vardı ki hahaha burada gülüyorum, sen gülersen kırarım kafanı, dertleşiyorum diye bu kadar samimiyet çekecek durumum yok, sadece şunu bil, martılardan fal bakıyorum, kanatlarını koparıyorum, şarkılardan seni tutuyorum, sonra bırakıyorum, olmadı rayların üzerinde yürüyorum, kah denizde koşuyorum, inan bende bilmiyorum, ayın yirmi altısını bekliyorum.


Haleluya bilog!

İçelim yeni arkadaşlara, yeni arkadaşlıklara,

dolu zamanlarının arasına beni sıkıştırıp da bir kaç dakikasını ayıranlara selam olsun.


Gerisi hep aynı kuru kalabalık, gel ıslatalım şunları hem ağır basar, hacmi artar, bugün de çiçeklere su vermeyi unuttum, bazı zaman unuttuğum şeyleri birilerinin yapma ihtimalinin yüksek olmasından kaynaklandığını duyar gibi oldum, penceremde kuruttuğum kaçıncı çiçeğimsin, ben yaşken sevmiyorum sizi diyemedim, gülün altından çıkan bir bakla tanesi gibi bazen hayat, ben çiçekleri kuru ve baş aşağı severim, kokmasalar da olur, burnumda kokuları bir ömür baki...


Kısaca bilog, çok sıkıldım, duyuyor musun sen de?



Cevdet Bey,

biz hiç

simidin susamlarını,

ıslattığımız parmak uçlarımızla,

masalardan topladık mı?

Yapalım bunu en kısa zamanda...





.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

yapmadık,

yapalım en kısa zamanda...

ne güzel yaşlanmıştık o bankta