22.08.2008



...Sadece,
elini tuttuğum için ne kadar şanslı olduğumu düşüneceğim...


uzun, uzun adımlıyordu; yorgun değildi, kırgınlıkları yorgunlukla karışık, kekremsi bir tat bırakıyordu ağzında, gerisi bitmeyen Arnavut kaldırımlarının suçuydu. Suçu yüklenecek birilerini aramaktan sıkılmış gibi gözüküp, içinde saklanan bir diğerine teslim etmekten hiç çekinmeyerek, içini çekti.


Hiç önemi yoktu, neler olup bitiyordu hayatta; bu acılar lükstü, ki cidden böyleydi, en umursamaz haline baktı hafiften, iyi görünüyordu, bir kaç laflayalım yürürken dedim; olmadık şeyleri düşünmeden, sıkıntılarımızın iç açılarını toplamadan, sadeleşelim.


Şimdilerde eskiye dönüşleri var, kendi sadeliğindeki neşeli kahkahalarına koşarcasına adımları var, bir kenara yığdıklarını kurcalamadan, karıştırmadan imha odasına koşmaları var, geri dönüşleri yok...


Zaman geçiyor, öyle ya da böyle geçiyor işte, debelenmek istemiyor,


ve şimdi daha mutlu...


Buradan Mehlika'yı öper, koklar, sarar sarmalar, bir de ısırırım.





.

Hiç yorum yok: