18.11.2008

*


Saatin bu saat olduğuna inanmak istemiyorum hepsi bu; vapur yanaştıktan sonra kalabalığı dağıtmaktı oysa; gerisi geçip giden arabaları saymak üst geçitten; karşılıksız bir aşkın tahsilini tefeciye vermekse layığını bulmak olurdu diğerlerince; ayakta gömülmek isteyen daha kaç kişi bulabilirsin ki; feyspuka bir sormak gerek, olmadı eğitim hep şart.



“Önemli olan, yaşadığınız şeyle yüzleşmek, onu anlamlandırabilmektir.” demiş. “Lan daha ne yaşadın ki, ne yüzleşmesi” de cevabına karşılık gelecek diğer bir saçmasapiyens cevaplarından bir diğeriydi.



Şimdi yatık bir sinek var ekranımda, ne zaman ölüyor bu canlılar, kışın olma ihtimali, sineksiz bir hayat için çekilebilirdi, yoksa güneşi seviyorduk, karpuzun üzerine konan sinek hariç; diğerleriyle birlikte küreselce kanımızın ısınması bile çekilebilir geliyordu, yeter ki buzulların üzerinde kalan o son foku göstertmesinde, profesyonel doğa fotoğrafçıları, çok üzülüyoruz. Çok. Bildiğin üzülmeler değil bu bahsettiklerim, bilmediğin üzülmeler bunlar, o yüzden buraları okuma sen.




Daha da şaşırtıcısı bilgelerin ışığında ısınıyordu dünya, bilgeleri öldürdüğünde kurtulacaktı ısınmasından, bunun için tutulmuş kiralık bilge avcıları, burunlarının diplerindeki bilgeleri göremiyordu, dünya ısındıkça, ısınıyor, foklar buldukları yüzen buz parçalarına atlayıp, pozlar veriyor, sanatçılar kazanıyor, dergiler kazanıyor, sera gazları daha da tütüyordu.




Sana da iyi geceler bebeğim, bu yazımızın da sonuna gelmeden önce; üç kuluf bi elham; mışıl rüyalardan, rüyalar, rüyalarında dahi ayıp şeyler görecek olursan, sakın bakma, kapa gözlerini, uyuyormuş gibi yap; şimdi dağılın.





bapbapbap beni vurdular, ama bir yanım... hangi yanın güzelim? Sol yanım Şili.




Hiç yorum yok: