21.04.2010




'Bu her şeyden önce bir vicdan sorunudur. uyuşturuculara ilişkin yasa, insanların acısına sahip olma hakkını kamu sağlığının zorba-müfettişlerinin eline düşürdü; çağdaş tıbbın kendi görevlerini her bireyin vicdanına zorla kabul ettirmeye çalışması tuhaf bir çaba. resmi yasanın tüm melemeleri bu vicdan olgusu karşısında etki gücünden yoksundur: şu da bilinmelidir ki, ölümden bile daha fazla acımın efendisiyim ben. her insan fiziksel acının ya da açıkyüreklilikle katlanabileceği düşünsel boşluğun oranı konusunda yargıç, hatta tek yargıçtır.

bilincin açık olması halinde de, kapalı olması halinde de, hiçbir hastalığın elimden alamayacağı bir bilinç vardır, fiziksel yaşantımı bana duyumsatan bilinçtir bu. eğer bilincimi yitirdiysem, tıbbın yapacağı tek bir şey vardır, o da bu bilinci yeniden elde etmemi sağlayacak maddeleri bana vermektir.

sevgili eczacılık okulu diktatörü beyefendiler,

sizler huysuz ukalalarsınız: öncelikle göz önünde bulundurmanız gereken bir şey vardı; ruhunu yitirmiş olmanın acısını tatmış olanların ruhsal yaşantıya dahil olmalarını sağlayacak, zamana direnen eşsiz madde afyondur.

afyonun kesin olarak etki ettiği bir hastalık vardır ve bu hastalığın adı düşünsel, tıbbi, fizyolojik, mantıksal ya da ilaçlara ilişkin biçimiyle, her nasıl isterseniz, içsıkıntısıdır.

içsıkıntısı delirtir.

içsıkıntısı intihar ettirir.

içsıkıntısı lanetler.

içsıkıntısını tıp bilmez.

içsıkıntısını doktorunuz duymamıştır.

içsıkıntısı yaşamı yaralar.

içsıkıntısı yaşamın göbek kordonunu düğümler.

haktan hukuktan uzak yasanızla benim içsıkıntımı, cehennemin tüm pusula iğneleri kadar ince bir içsıkıntısını en ufak bir güven duymadığım insanların, tıbbi salakların, gübre eczacılarının, adaletsiz yargıçların, doktorların, ebelerin, tıp müfettişlerinin eline bıraktınız.

bedende ya da ruhta meydana gelen sarsıntılar, insan elinden çıkma hiçbir sismograf yok ki benim acımı tinimin yıldırımlar saçan acısı kadar kesin biçimde hesaplasın.

insanların hiçbir rastlantısal bilimi benim kendi varlığıma ilişkin sahip olabileceğim kesin bilgiden daha üstün değildir. bende olan ne varsa hepsinin tek yargıcı benim. ambarlarınıza dönün tıbbi kokuşmuşluklar, ve sen de, sayın bay yasamacı koyun, senin saçmalamanın nedeni insan sevgisi değil, bunu gerizekâlılık geleneğinden yapıyorsun. bir insanın ne olduğu konusundaki cehaletin, yalnızca insanı sınırlayarak gösterdiğin aptallıkla eşdeğer tutulabilir. umarım çıkardığın yasa dönüp dolaşıp babanın, ananın, karının, çocuklarının ve bütün torunlarının başına dert olur. şimdi yut bakalım yasanı.'

Antonin Artaud


.

Hiç yorum yok: