12.05.2008

.
*
Karşı kıyılara götür beni, bilememenin heyecanı olsun, yeninin ürkekliği, kavuşmanın iflahsız içtenliği, gitmeden önce son kez bu kıyıda oturalım, yanımızda uzanan kayıklar, balıkçı ağları, üzerimizden geçen martılar, takipçi bulutlar, çığlıklar, tozlar, bulutlar; son bir kez bakalım bu kıyıdan, ardımızda ne bırakıyoruz, sonra unutturma, karşı kıyıdan da bu tarafa bakalım, bildiğimiz kıyılar mı olacak buralar da, yoksa uzaklığın anlamsız büyüsü mü cezp edecek, ne olursa olsun, son bir kez oturalım olur mu?

Bu coğrafyaya ait şarkıları tıkıştıralım ceplerimize, giderken martılara atarız, orada yeni şarkılarımız olur değil mi diye bakarım sana en kocaman gözlerimle, omuzlarımda nefesin kalmış, vermem ama ki sen de biliyorsun, bu kıyılar nefessiz bırakıyor bazı zamanlar insanı…

Karşı kıyıya giden trenlere bakalım, olmadı vapurlar, sokaklar geçelim, zillere basıp kaçalım, ben hep dans edeyim yanında, olmadı omuzlarından havalanayım martılarla, kanatlarımda uçların çıkalım bulutlara, bakalım aşağıya, bildiğimiz masalları unutalım, yeni masallar uyduralım, ıslığın kulağımda ninnim olsun, gözlerin bana değen kelebekler, her defasında başka renkler soluğumda, ne kadar Antik Kent varsa dolaşalım, hikayelerini biriktirelim, ama hep Ege’ye bakalım belki o da bizi görür, derinine çeker, huzuru yakalar bizimle, belki de hiçbiri olmaz bunların o zaman ay çiçeği tarlalarının ezbere saydığın ilçelerinden geçer, uzun yollarda kıvrılırız, belki yollarda konaklar, bir diğerinden göçeriz, belki de aklıma gelmeyen daha onlarca şey, belki bir sabah Van’da uyanır sabah kahvaltısı bile yaparız, kaymağının üzerine balı ben sürerim, olmadı Tuz Gölü’nde hayran kalır bu coğrafyaya şükrederiz ağlaya, ağlaya… Belki o gün gelir de benimle ağlarsın, sulu sepken bir hava da, biraz da bulut olsun, çarpışsınlar hatta yeter ki bizim çığlıklarımız hiç duyulmasın….
*
Senim e!

Hiç yorum yok: