9.05.2008

.
Hani şimdi, estiğince sesler, duvarlar, yıldızlar, hatta izleyemediğimiz filmler, hatırlayamadığımız sanatçılar, burnumuza gelen sandık kokusu, çıkılamayan yollar, konaklanamayan moteller, çekilemeyen siyahlar, beyazlar, bizler, senler, benler, kısa kesik çizgiler, uykular, rüyalar, gülüşün, parlayan gözlerin, ellerindeki kırılganlık, gülüşündeki masumiyet, yerimde duramayışım, sana bakamayışım, sorular, kokun, esnemeler, uzun geceler, mesailer, öğle yemekleri, mantar çorbası, pilot kalemler, esiyor odamın içinde, ben sakin, huzurlu bir başıma kapıyorum gözlerimi, usulca alıyor hepsi yerlerini, sonra susuyoruz hep birlikte, hissetmek bu kadar güzelken diye geçiriyorum içimden, dışımdan neler, neler…


Sen es bu odanın içinde, bir de bitki çayı içelim, olmadı kalecik karası ya da bir şişe yakut, hiç olmadı uykusuz, ne yapacağını bilmez, heyecanlı birkaç gün de yeter bu ömre, gerisi otuz yıl bunun için koştuğum küçük patikalar, dar sokaklar, geniş tarlalar, bir de ay çiçekleri, üzerinde bulutlar, yakışan ne varsa seninle, sadece yeşilli, yeşilsiz, turunculu akşamlar…
...
!
Senime

1 yorum:

'gönül telim' dedi ki...

hiç konuşmadan öylecede omuz omuza durdugumuzu, en çokta kokusunu özlüyorum bende.. kokusu hala burnumda.. ama yok.. çok uzaklarda
sevgimle