20.05.2008

Sonra...


Sen gittin;


gözlerimden tuzlar, avuçlarımdan sıcaklığın akıp gitti, oysa diyemediklerim tıkamıştı boğazımı, yüreğimden geçenlerse gitme demekti, beni benimle yapayalnız bırakma demekti, olmadı, olamadı....


Ne varsa kaldı sahilde, önce sen terk ettin, sonra kuşlar, sonra yarım iskele, sonra çakıl taşları, sonra gözlerim, sonra avuçlarım, acıyan ne varsa terk ederken, kayboldum yalnızlığımda, suskunluğum tıkanırken boğazıma, elim havada asılı kaldı, baktım uzaktan sana belki der gibi...




Sonra,


Sen gittin, yağmur yağmadı bu kente, kahvaltı yapmadım, denizi görmek istemedim, giderken götürdüklerini geri getirir misin bir gün ya da değen yerlerimin acısını dindirebilir misin, belki de yalnızlığımla çoğalırken, yanındaki tekliğim ağır geldi, taşıyamadım kendimi düştüm dizlerinin dibine, düştüğümü görüp, ellerimi tutar mısın?




Sonra,




Gittin,
kasabaların içinden geçerken ki hislerle mi gittin, merak etmiyormuş gibi yaptım, baktım, uzadım, yollar kısaldı; kısaldım, yollar uzadı, çok küçüğüm dünya işleri için, uzadıkça mesafeler, acıyan canlar olurmuş acıyarak öğrendim. Şehirleri bıraktık ardımızda, yıkılan kentleri, sütunları, çok konuşan kadınları, gecenin büyüsünü, koştuğumuz manzaraları, yetişmeye çalıştığımız kasabaları, tren yollarını, virajları, gelincik tarlalarını, yakalayamadığımız dolunayı, yakutu, karamızı, müziklerimizi, sessiz çığlıklarımızı, titremelerimizi, söyleyemediklerimizi, kavuşamadığımız ne varsa, kaçar gibi uzaklaştık, bıraktık, en son beni bırakıp sen de kaçtın, bıraktıklarımızı düşündüm, sonra kendimi düşündüm, sonra yollar; kısalan, uzayan; kavuşturup, ayıran yollar acıttı canımı, gidemedim, kaldım bir süre, geçtiğimiz o yolların birazından geri döndüm, gözüm arkadaki iskeledeydi en son, sonra neyi nerede bıraktım bilemedim, avuçlarımda şimdi Afyon lokumlarım, ağlıyorum, yiyorum, birikiyorum, kalıyorum; sonra bir ada geçiyorum, en güzel akşamların yaşandığına dair geceleri olan, nefes alan...


bir de sen;

sabahın aydınlığı,

ayazı vurmuş yüzüne,

mavi sabahlar yutmuş ikimizi

yakıştırmış seni, yanına

sen balkonun kenarında,

ben dünyanın içinde,

yapayalnız...


.




Taşıyamadıklarım avuçlarımda, bakıyorum ardından, çaresiz...


...







...

Hiç yorum yok: