12.06.2008



(...)




.


Kelebekler çekiştiriyor saçlarımdan, denizin tuzu siniyor karşı yakaya, ellerimde harfler, asıyorum denize. Gazeteler otuz kupona hayatı öğretiyor, ben yoksunluğumu, iyot kokar kelebeklerim, birazda yosun, kaygan kanatları var, sen tutamazsın, onlar seni yakalar, hiç bırakmaz.


Üç, beş kelime yan yana koymakla geçmiyor, geçiremiyoruz. Burukluğum, alışkanlığım gibi, alıştıkça kurtulamadığım eksikliğime eş değermiş bütün çırpınışlar, gerisi kokunun gelmesiyle bitiveren yenilmiş savaşlar. Ellerim acıyor, parmak uçlarım siliniyor, kaçıncı siperler? Kaçıncı saklanışlar? Kaçıncı kaçışlar?


Yarın hava açıktı, sabahtı, mutluydu, bir gece önce altında kaldığı duygularından yeni kurtulmuştu, tamam kabul ediyor zaten korkuyordu, savaştaysa beyaz bayrak ona yakışıyordu, bilmek istemezken, bilmek istemiyorum demenin kaç türlü şeklini düşünüyordu, istemiyorum demek, istemiyorum demekti, üst satırlarda son söz hakkı ona verilmişti, bana kalansa içimdekileri istiflemek, sığamadıkça,, evimden uzaklara gittiğimden bir haber, dolanıyordum salakça, birilerinin arka sokaklarında, insanlardan kaçarken, arka sokaklarında buluyordum kendimi, salak insanların, salak zaaflarının ardından gördüğümde aynıydı, değişen hiçbir şey yoktu, sadece bana düşen bu duygu silsilesi fazlaydı, kimseye olan bir şey yoktu, bana olan oluyordu, o hayatından mutluydu, ben onun mutluluğuna bakıp, payıma düşeni bekliyordum, ne düştüğünü bilemeden, payımdan, paydalar çıkarıyordum.


Şimdi yorgunum, kelebekler çekiştiriyor saçlarımdan, sığdıramadığım senler her yerde, uyusam geçer mi? Geçmiyor, geçer gibi yapıp, bana kalmayan onun arta kalanına sığınıyor.


Birden düşüyor gök avuçlarıma, dilediğim ne varsa yapacağını fısıldıyor kulağıma melekler, ben o kadar kayıp, o kadar sığ, o kadar boş, halime bakıp, kendimi bulmayı diliyorum...







...


Hiç yorum yok: