27.02.2009






kıssadan hissiyat


* Bugün Patricia Kaas dinleyecek gibi duruyorum sanki...

* Güneş de yok.

* En güzeli, bilmediğin bir dilden duygusal ve acıklı olduğunu hissettirecek, ağır tahribat vermeyecek musikiler dinlemek.

* Anlamını bilmek, parça tesirli afiş asmışsın hissiyle donatıyor hücrelerimi.

* Adam usulca mırıldanmaya başladığım tınıları, tam bir şölene çevirdi.

* Ay, kim ki bu dük?

* Kim Ku Duk.

* Oooov, evet bebeğim!

* Şu denize nasır kasabamız neden Mısır olmayasın ki? Nasr.

* Nasıl yani?

* Yok, cidden kovır parçaların hastasıyız.

* Lütfen, sırası değil şimdi.

* Saçlarım elektriklenince tavus kuşu kuyruğu modeli kafam oluyor. Çok heyecanlanıyoruz. Renk geçişlerini görmelisin, ohh miracle.

* Her seferinde vaz geçmek, nasıl güzel okuyucu. Sen nereden bileceksin. Okuyucumla konuşuyorum. Göz temasını kaybetmeyelim. Hadi bebeğim.

* Ay! Latin Amerika lılar duygusal olmaya çalışmayın lütfen, doğanızda yokmuş gibi. Dilinizle de ilintili olabilir. İnti İlimani. Güneşin oğlu Estabanım.

* Nüyçün özlemeyeyim ki seni, sevdiğim, saydığım, gerektiğinde ısırabildiğim bir arkadaşımsın.

* Şimdi hiç sırası değil.




İtalik eylemlerimiz devam edecek.
KUZEY KORE HALK OYUNLARI EKİBİ.









Hiç yorum yok: